29 Ocak 2015 Perşembe

Radikalizmin Kıskacındaki Müslüman Gençlik ve Selefilik:, DOĞAN TUFAN

Radikalizmin Kıskacındaki Türk &  Müslüman Gençlik ve menfur Selefilik
ATİB
DOĞAN TUFAN
DOĞAN TUFAN
ATİB Göppingen Türk Kültür Merkezinin düzenlediği, Radikalizm kıskacında Müslüman gençlik, tarihte selefilik, konulu konferansa düzenlendi. Konferansa ATİB bölge başkanı Davut Özyurt, ATİM MYK üyeleri Abdülcelil Akyüz, Ünal Göktaş, ATİB gençlik kolları başkanı Serdar Düzgün  ATB genel başkanı Erol Yazıcıoğlu ile birlikte işadamları ve çevre dernek başkanlarıyla birlikte çok sayıda vatandaşımız iştirak etti. Sunuculuğunu Birol Ayhan’ın yaptığı konferans Camii din görevlisi Hidayet Karahan hocanın Kuranı Kerim tilavetiyle başladı. Daha sonra Göppingen Teşkilatı Başkanı Sayın Doğan Tufan  misafirleri selamlayan bir konuşma yaptı.
İlâhiyatçı Servet Mercan yaptığı konuşmada;
“Suudi Arabistan’da başlayıp, bilhassa Avrupa ve günümüzde Türkiye’ye kadar gelen Vehhabi akımı, bu ismin tepki çekmesi hasebi ile son yıllarda kendilerini Selefiler olarak tanıtarak, Ehli Sünnet Müslümanları kandırmaya devam ediyorlar.,”
dedi ve söyle devam etti:
“Vehhabiler, mezarlar üzerine türbe, camilere minare yapmak, kaşık ile yemek bid’attir diyorlar. Kerbelâ’daki Hazreti Hüseyin’in türbesini yıkıp, içindeki milyonlar değerinde kıymetli eşyayı yağma ettiler. Taif şehrini yakıp, yıkıp, kadın çocuk demeyip, Ehl-i Sünnei öldürdüler. Mallarını yağma ettiler. Buhari ve Müslim gibi en kıymetli kitaplar, birçok hadis, fıkıh ve her fenden binlerce kitap, ayaklar altında kaldı. İçlerinde Kur’an-ı Kerim de vardı. Korkudan bunları kimse kaldıramıyordu. Yerleri bile kazıp mal aradılar. Şehri yangın yerine çevirdiler. Mekke-i Mükerreme’deki türbeleri yıktılar. Mevlidinnebi olan evi Hazreti Ebubekir ile Hazreti Ömer’in ve hazreti Fatıma’nın mevlidleri olan mübarek yerleri yıktılar. Müezzinlerin ezandan sonra salat ve selam okumalarına şirk dediler.”
Yazar  Mahmut Aşkar; “Son zamanlarda Avrupa’daki Müslüman Göçmenlerin karşı karşıya oldukları en önemli konulardan birisi; İslamafobi olarak bilinen İslam korkusu, karşıtlığı hatta düşmanlığıdır. Diğeri ise; genç kuşakların radikal örgütlerin tuzağına düşme tehlikesidir” diyerek sözüne  devam eden  burada yetişen gençler arasında aşırı dini gruplara ve radikal örgütlere duyulan yakınlığın, giderek artmasının altında yatan sebepler üzerinde duran Aşkar, 
“Yerli toplumun İslam dinine mensup gençleri dışlaması, ailelerin ilgisizliği kadar, ailevi problemler ve anadilin zayıflamasına paralel olarak, kök kültürle olan bağların da giderek zayıflaması sonucunda gençler, radikal örgütler tarafından kandırılmaktadır".
İlgiyle dinlenen konferansın sonunda Mahmut Aşkar;
“Özet olarak, Avrupa’da yetişmekte olan yeni nesil Türklerin en hayati iki meselesi var. Bunlardan birisi kimlik, diğeri ise kişilik konusudur. İçi içe geçmiş bu iki konuyu birbirinden bağımsız düşünmek veya çözmeğe kalkmak mümkün değildir” dedi.
ATİB Genel Başkanı Baş Danışmanı, Gazeteci Yazar Mahmut Aşkar ın dikkatle dinlendiği program 4 saate yakın sürdü. Program sonrası Sayın Mahmut Aşkar beyi bırakmayan vatandaşlardan ancak özür dileyerek yapacağı uzun dönüş yolculuğunu sebep göstererek saat 13.00’de başlayan programdan 17. 30 da ayrılabildi. Program sonunda Göppingen başkanı ve idarecilerinin sunduğu ikram ise bir başka güzellikteydi. Bu güzel programdan dolayı, konuşmacılara, Doğan Tufan ve şahsında yönetim kuruluna, bize nefis ikramda bulunan Göppingen Kadın Kollarına Teşekkür edildi.

26 Ocak 2015 Pazartesi

Petrol, yeni Suud kralının üretim politikasını sürdüreceği işaretleri ve yükselen ABD stoklarının küresel arz fazlası sorununun devam edeceği spekülasyonlarını desteklemesi ile 6 yıla yakın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi

BÜYÜK UCUZLUK VE BÜTÜN FİYATLARDA İNDİRİM KAPIDA!..
Petrol çakıldı!
Petrol, yeni Suudi Arabistan kralının üretim politikasını sürdüreceği işaretleri ve yükselen ABD stoklarının küresel arz fazlası sorununun devam edeceği spekülasyonlarını desteklemesi ile 6 yıla yakın bir sürenin en düşük seviyesine geriledi.
Petrol vadelileri New York’ta yüzde 2.7 kadar gerileyerek geçtiğimiz hafta görülen düşüşü yüzde 6.4’e genişletti. Kral Abdullah’ın 23 Ocak’ta ölümünün ardından görevi devralan Kral Salman Bin Abdulaziz, ulusal Suudi televizyonunda yaptığı konuşmada eski kralın politikalarında değişik yapmayacağı taahüdü verdi. Amerikan Petrol Enstitüsü’nün yaptığı açıklamaya göre ABD stokları geçtiğimiz ay 383.5 milyon varil artış ile Aralık 1930’dan bu yana en yüksek seviyeye ulaştı.
Türkiye’ye petrolden sonra ikinci piyango
Petrol, Petrol İhraç Eden Ülkeler Organizasyonu’nun (OPEC) üretimin düşürülmesi çağrılarına direnmesi ve ABD’de 30 yıldan uzun bir sürenin en hızlı üretiminin gerçekleşmesi ile geçtiğimiz yıl yaklaşık yüzde 50 geriledi. 1988 ile 2013 yılları arasında krallığın petrol bakanlığı danışmanlığını yapan Mohammad Al Sabban’a göre dünyanın en büyük ihracatçısı Suudi aArabistan, üretimi azaltmamayı seçti ve düşük fiyatların talebi canlandırmasından yana tercihte bulundu.
Suudi Prens’ten petrol açıklaması
Seul’daki Samsung Futures Inc. emtia analistlerinden Hong Sung Ki, “Stoklardaki artış hızının düşürülmesi için ilk önce petrol üretimi yavaşlatılmalı. Petrol stoklarının artış temposu, 2008’deki finans krizidöneminden de hızlı görünüyor. Suudi Arabistan ile birlikte piyasa geçtiğimiz hafta pek bir reaksiyon vermedi ve oldukça muhafazakar tutumu ile bilinen Kral Salman’ın politikaları değiştirmesi beklenmiyor” dedi. Mart vadeli Batı Teksas türü ham petrol (WTI) kontratı, Nymex elektronik işlemlerde 1.24 dolar kadar gerileyerek varil başına 44.35 dolar oldu ve Singapur saati ile 12:14’te 45.01 dolardan işlem gördü. Kontrat, 23 Ocak’ta 72 sent gerileyerek 45.59 dolar ile Mart 2009’dan bu yana en düşük kapanışı gerçekleştirdi. Tüm kontratlarda işlem hacmi 100 günlük ortalamanın 2 katından yüksek seyrediyor.
Mart vadeli Brent petrolü kontratı Londra merkezli ICE Futures Europe borsasında 94 sent kadar veya yüzde 1.9 düşüş ile varil başına 47.85 dolardan alıcı buldu. Kontrat, 23 Ocak’ta 27 sent yükselerek 48.79 dolara geldi. Avrupa gösterge petrolü Brent ile WTI arasındaki fark 3.31 dolar seviyesinde.
(Ulusal Haber & Ulusal Ajans_26 Ocak 2015 Pazartesi - 13:15)

12 Ocak 2015 Pazartesi

MÜTHİŞ BİR HABER!... CHP'li Haluk Koç, 'KPSS'de VIP torpil' iddialarını paylaştı...

'KPSS'de VIP torpil' iddiaları!...
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Haluk Koç, basın toplantısı düzenleyerek AK Parti döneminde hukuksuz olarak yapıldığını savunduğu atamalarla ilgili belgeleri kamuoyu ile paylaştı.
Toplantıda Sultanahmet'teki Turizm Polisi Şube Müdürlüğü'ne düzenlenen ve bir polis memurunun hayatını kaybettiği canlı bombalı saldırısı hakkında konuşan Koç, "DHKP-C dediler, CHP ile bir şekilde ilişkilendirmeye çalıştılar sonra bir Dağıstanlı, bir radikal terörist Sultanahmet'te bir canlı bomba eylemi gerçekleştirmişti. Bu eylemde şehit olan bir polis memurumuz var. Kenan Kumaş, fizik öğretmeniydi. Torpili olmadığı için atanamamıştı. Bu işin aynı zamanda vebali de büyük" dedi.
CHP'li Haluk Koç, düzenlediği basın toplantısında Kamu Personel Seçme Sınavı'na (KPSS) girmeden devlet memurluğuna atandığını iddia ettiği AK Parti yönetici yakınlarını şu şekilde açıkladı:
AK Partili Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun kuzeni Mehmet Şenbabaoğlu sınavsız olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı'na Bakanlık Müşaviri olarak atandı.
AK Partili  Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin ablasının torunu Gülsün Özdemir, Temmuz 2012'de Denizli Valiliği'nde özel kalem müdürü yapılarak açıktan memur olması sağlandı.
AK Partili Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi'nin yeğeni Ümit Hamal, Denizli Belediyesi'ne Özel Kalem Müdürü olarak atanıp sınavsız ve açıktan memur olması sağlandı.
AK Parti Adana Milletvekili Necdet Ünüvar'ın oğlu Alaattin Ünüvar (25 yaşında) Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'na KPSS vb. herhangi bir sınava girmeksizin Bakanlık Müşaviri olarak atandı.
AK Parti Karabük Milletvekili Osman Kahveci'nin öz yeğeni Bilal Kahveci, Pendik Belediye'sinde işe alındıktan kısa bir süre sonra memur kadrosuyla Karabük İl Bayındırlık Müdürlüğü'ne tayin edildi. Diğer yeğeni Sezgin Kahveci yine Pendik Belediye'sinde işe alındıktan kısa bir süre sonra Karabük Orman İşletme Müdürlüğü'ne atandı. Osman Kahveci'nin oğlu Rıdvan Kahveci, Telekomünikasyon Bakanlığı'nda çalışırken TİB'de Daire Başkanlığına atandı. 
Osman Kahveci'nin gelini Zeynep Kahveci de TBMM'ye atandı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Harun Karaca'nın oğlu Fatih Karaca, önce KPSS'siz olarak Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda Özel Kalem Müdürü olarak atandı. Ardından da kadrosu İstanbul Çevre ve Şehircilik il Müdürlüğü'ne alındı.
AK Parti Ankara Milletvekili Ülker Güzel'in gelini Cemre Güzel, Başbakanlık'ta Basın ve Halkla ilişkiler Müşaviri olarak görevlendirildi ve KPSS'siz olarak memur olması sağlandı.
AK Parti Kilis Milletvekili Hasan Kara'nın yeğeni Bekir Çiftçi, Kilis Valiliği'ne Özel Kalem Müdürü olarak atanıp memur olması sağlandı.
AK Parti Kocaeli Milletvekili Nevzat Doğan'ın yeğeninin kocası Güray Oruç, özel sektörde çalışırken KPSS'siz olarak 2014 Mayıs ayında Kocaeli Valiliği Özel Kalem Müdürlüğü'ne atanarak memur olması sağlandı.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mine Lök Beyaz'ın eşi Necat Beyaz, Başbakanlık Müşaviri yapıldı.
AK Parti Van Milletvekili Fatih Çiftçi'nin kardeşi Suna Çiftçi, Temmuz 2013 tarihinde Ankara Valiliği'nde Özel Kalem Müdürü olarak memur yapıldı. 1 ay sonra da Balıkçılık ve Su Ürünleri Genel Müdürlüğü'nde mühendis olarak çalışmaya başladı.
AK Parti Adana Milletvekili Fatoş Gürkan'ın kocası Erhan Gürkan, Orman ve Su İşleri Bakanlığı Özel Kalem Müdürlüğü'nde Bakanlık müşaviri olarak göreve başlatıldı.
AK Parti Zonguldak Milletvekili Ercan Candan'ın kuzeni Esra Aydın, Zonguldak Valiliği'nde Özel Kalem Müdürlüğü'ne atanıp sınavsız olarak memur yapıldı. Nisan 2014'te de TBMM Genel Sekreterliği'nde çalışmaya başladı.
AK Parti Gaziantep Milletvekili Mehmet Sarı'nın eniştesi İbrahim Alakuş, Haziran 2014'te Gaziantep'te Özel Kalem Müdürlüğü görevine getirilerek sınavsız olarak memur olması sağlandı.
AK Parti Erzurum Milletvekili Muhyettin Aksak'ın kızı Kübra Aksak Dönmez, 2012 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Özel Kalem Müdürü olarak çalışmaya başladı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Mustafa Ataş'ın dünürü (lise mezunu) Fevzi Yılmaz, Ankara Büyükşehir Belediyesi'ne Özel Kalem Müdürü olarak atandı.
AK Parti Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi'nin oğlu Ömer Faruk Tanrıverdi, Ocak 2014'te Avrupa Birliği Bakanlığı'nda Özel Kalem Müdürü olarak atanıp, açıktan memur olması sağlandı.
AK Parti Şanlıurfa Milletvekili Abdulkadir Emin Önen'in kuzeni Muhammed Said Güllüoğlu, Şanlıurfa Belediyesi'ne Özel Kalem Müdürü olarak atanıp açıktan, sınavsız memur olması sağlandı.
AK Parti İstanbul Milletvekili Feyzullah Kıyıklık'ın damadı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, Başbakanlık Müşaviri olarak atandı.
AK Parti Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir'in kuzeni Mustafa Erkin Demir, Kepez Belediye Başkanlığı'na Özel Kalem Müdürü olarak atanıp açıktan memur olması sağlandı.
AK Parti Adıyaman eski Milletvekili ve şimdiki Adıyaman Belediye Başkanı Fehmi Hüsrev Kutlu'nun eniştesi Mahmut Said Kutlu, Adıyaman Belediyesi Özel Kalem Müdürlüğü'ne atandı.
AK Parti Gümüşhane eski Milletvekili Yahya Doğan'ın yeğeni Merve Şirin Başer, 2008 yılında Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nde Basın ve Halkla İlişkiler biriminde "Müşavir'' yapıldı.
AK Parti Bolu eski Milletvekili Yüksel Coşkunyürek'in bacanağı Tahsin Akduman, Bolu İl İdaresi Genel Sekreterliği'ne atandı.
AK Parti  Ankara eski Milletvekili İsmail Alptekin'in oğlu Mehmet Fatih Alptekin, TBMM Milli Saraylar Daire Başkanlığı'na bağlı Dolmabahçe Sarayı'nda KPSS'siz olarak müşavir yapıldı.
AK Parti Sivas eski Milletvekili Osman Kılıç'ın damadı Yusuf Deliser, İl Çevre ve Orman Müdürlüğü'ne Özel Kalem Müdürü olarak atandı, sonrasında mühendis kadrosuna geçmesi sağlandı.
AK Parti Konya eski Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın oğlu Abdullah Enes Ünaldı, Konya Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü'ne Basın Müşaviri olarak atandı.
AK Parti eski İstanbul Milletvekili ve şimdiki Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmek'in erkek kardeşinin kayını Mahmut Bektaş, Erzurum Büyükşehir Belediyesi'ne Özel Kalem Müdürü olarak atanıp açıktan memur olması sağlandı.
Kadın ve Aile Politikalar Bakanı Ayşenur İslam'ın sınıf arkadaşı Hatun Özkümüş, 4 yıl önce emekli oldu. İslam'ın Bakan olmasının ardından sanki devlette memur kalmamış gibi, emeklilikten sonra yeniden görev verilerek, Bakanlıkta daire başkanı yapıldı.
Cumhurbaşkanlığı Koruma Dairesi Başkanı Ramazan Bal'ın kızı Handan (Bal) Ceylan, Eylül ayında Van'ın Saray ilçesinin bir köyüne öğretmen olarak atandı. Önce Van merkeze görevlendirildi. Kobani olaylarının hemen ardından birkaç haftalık rapor aldı. Sonrasında da babasının devreye girmesiyle Ankara Tevfik İleri İmam Hatip Lisesi'nde göreve başlatıldı. Kasım'dan bu yana da Ankara'da görev yapıyor. Oysa yeni yönetmeliğe göre ilk atanan öğretmenlerin 3 yıl atandığı yerden ayrılmasına imkan tanınmıyor"
''VIP TORPİL İLE MEMURİYETE YÜKSELENLER...''
CHP'li Koç, ayrıca AK Parti'nin "VIP torpil" ile memuriyete yükseldiğini iddia ettiği isimleri de şöyle sıraladı:
"AK Partili TBMM BAŞKANI Cemil Çiçek'in yeğeni Mustafa Çiçek, TÜRKSAT'ta direktör yapıldı. Yeğeninin eşi Yıldız Çiçek de TOKİ'de uzman olarak göreve başlatıldı. Cemil Çiçek'in diğer yeğeni Çiğdem Çiçek ise MEB'de öğretmenken TRT'ye uzman olarak geçiş yaptı.
AK Partili Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz'ın eniştesi Muzaffer Çakar, Bingöl Üniversitesi'nde Genel Sekreter Yardımcılığı görevine getirildi.
AK Partili Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu'nun kızının kayını Mustafa Seğer, Orman ve Su İşleri Bakanlığında Müşavir yapıldı.
AK Partili Gümrük Bakanı Nurettin Canikli'nin bacanağı Orhan Öğe, Savunma Sanayii Müsteşarlığı'na Müsteşar Yardımcısı olarak atandı.
AK Partili Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik'in kardeşi Ramazan Çelik, öğretmen olarak çalışmakta iken Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na müşavir yapıldı.
AK Partili Tarım ve Köy İşleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker'in yeğeni Ali Fuat Eker, Müşavir kadrosuyla Tarım İl Müdürlüğü'nde görevlendirildi.
AK Partili Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in kuzeni Sedat Yenidünya, Bakanlığa bağlı İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü'ne KPSS'siz olarak Daire Başkanı yapıldı.
AK Partili eski Milli Savunma Bakanı ve şimdiki İzmir Milletvekili Mehmet Vecdi Gönül'ün oğlu İbrahim Ömer Gönül, Sermaye Piyasası Kurulu'na müşavir olarak atandı.
AK Partili eski Ulaştırma Bakanı ve İzmir Milletvekili Binali Yıldırım'ın eniştesi Mücahit Demirtaş (lise mezunu), Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na müsteşar yardımcısı olarak atandı.
AK Parti Adıyaman Milletvekili Ahmet Aydın'ın kardeşi  Nevzat Aydın, herhangi bir vazifesi yok iken DHMİ'de müdür oldu. Normal prosedür gereğince bir kişinin bu göreve atanabilmesi için ortalama 20 yıllık bir mesleki birikim gerekiyor.
AK Parti Hatay Milletvekili Adem Yeşildal'ın kayınbiraderi Ahmet Tiryaki, TELEKOM'da sözleşmeli personel iken Hatay Aile ve Sosyal Politikalar'da kadrolu memur yapıldı.
AK Parti Bingöl Milletvekili Abdurrahman Anık'ın (üvey) yeğeni Sadrettin Dinler, Bingöl Valiliği'ne Yazı İşleri Müdürü yapıldı.
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Mehmet Süleyman Hamzaoğlulları'nın kuzeni Feyza Ergün, Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nde müşavir olarak göreve başlatıldı.
AK Parti Erzurum Milletvekili Fazilet Dağcı Çığlık'ın eşi Muharrem Çığlık, eşi Milletvekili olduktan sonra 2008 yılından itibaren Başbakanlık Personel ve Prensipler Genel Müdürlüğü'nde müşavir olarak çalışmaya başladı.
AK Parti Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'nin kayını Ömer Altınsoy, Gençlik ve Spor Bakanlığı'na Spor Genel Müdürü Yardımcısı olarak atandı.
AK Parti Ankara Milletvekili Bülent Gedikli'nin kayını Rıfat Cihan Sevim, Maden Tetkik Arama Genel Müdürlüğü'ne müşavir olarak atandı.
AK Parti Osmaniye Milletvekili Durdu Mehmet Kastal'ın kuzeni Kadir Kanat, Kalkınma Bakanlığı'na müşavir olarak atandı.
AK Parti Kahramanmaraş Milletvekili Nevzat Pakdil'in eniştesi Mümin Kahveci, İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel İşletmeleri (İETT) Genel Müdürlüğü'ne Genel Müdür Yardımcısı olarak atandı.
AK Parti Tokat Milletvekili Dilek Yüksel'in eşi Uğur Yüksel, Başbakanlık Basın ve Halkla İlişkiler birimine müşavir olarak atandı.
AK Partili eski Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın kayını Feyzullah Cihanser Erel, Kemal Unakıtan Bakan olduğu dönemde, Sağlık Bakanlığı'na müsteşar yardımcısı olarak atandı.
AK Parti Ankara eski Milletvekili Remziye Öztoprak'ın kardeşinin baldızı Rahile Doğru, 4 yıllık üniversite mezunu olmadan, Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumu Genel Müdürlüğü'nde müşavir yapıldı.
AK Parti Sinop eski Milletvekili Cahit Can'ın damadı Seyfullah Aslantürk, Açıköğretim Fakültesinde İktisat Bölümü okumuş olup, Çevre ve Şehircilik eski Bakanı Erdoğan Bayraktar'ın danışmanlığını yaptı. Ve kısa bir süre önce Başbakanlık Müşavirliği görevine getirildi.
AK Parti Bingöl eski Milletvekili Feyzi Berdibek'in kardeşi Muhammed Berdibek, Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluğu Kurumu'na Uzman olarak atandı.
AK Parti Çorum eski Milletvekili Agah Kafkas'ın yeğeninin kocası Yakup Güzel, Sanayii ve Ticaret Bakanlığı Tüketicinin ve Rekabetin Korunması Genel Müdürlüğü'nde Genel Müdür Yardımcısı olarak görevlendirildi.
AK Parti  Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş'ın kuzeni Sinan Göktaş, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu'na (RTÜK) müşavir olarak atandı.
AK Parti Van eski Milletvekili Maliki Ejder Arvas'ın dünürü Raif Kutluk, Kalkınma Bakanlığı'na müşavir olarak atandı.
AK Parti Kilis eski Milletvekili Hasan Kara'nın kayını Lokman Yeğen, Sanayii ve Teknoloji Bakanlığı'na müşavir olarak atandı.
Bilal Erdoğan'ın arkadaşı 1981 İstanbul doğumlu Rize kütüğüne bağlı Erkan Kandemir, İnşaat Mühendisliğinden, Sağlık Bakanı Yardımcılığına terfi etti."
"BU İŞİN AYNI ZAMANDA VEBALİ DE BÜYÜK"
İstanbul Sultanahmet'teki Turizm Polisi Şube Müdürlüğü'ne düzenlenen ve polis memuru Kenan Kumaş'ın hayatını kaybettiği canlı bombalı saldırısı ile ilgili konuşan Haluk Koç, "İstanbul'da biliyorsunuz önce DHKP-C dediler, CHP ile bir şekilde ilişkilendirmeye çalıştılar sonra bir Dağıstanlı, bir radikal terörist Sultanahmet'te bir canlı bomba eylemi gerçekleştirmişti. Bu eylemde şehit olan bir polis memurumuz var, Kenan Kumaş. Bir kere daha Allah'ın rahmeti üzerine olsun diyorum. Biliyorsunuz Kenan Kumaş, fizik öğretmeniydi. Atanamamıştı. Çok uğraşmıştı, atanamamıştı. Torpili olmadığı için atanamamıştı. Şehit oldu. Bu işin aynı zamanda vebali de büyük" ifadelerini kullandı. (Ulusal Ajans & Ulusal Haber, ANKARA, DHA)

Türk Dünyası Ortaklıklarını Geliştirmelidir!, 38 kurum ve kuruluş tarafından uluslararası çatı örgütü olarak kurulan Türk Dünyası Sivil Toplum Platformu (Türk STP) ikinci yönetim kurulu bildirisi.

Türk Dünyası Ortaklıklarını Geliştirmelidir!
 38 kurum ve kuruluş tarafından uluslararası çatı örgütü olarak kurulan Türk Dünyası Sivil Toplum Platformu (Türk STP) ikinci yönetim kurulu toplantısını gerçekleştirdi.
Çalışma usul ve esasları hakkında görüş alışverişinde bulunulan toplantısını Ankara’daki merkezinde gerçekleştiren Türk STP yönetim kurulu üyeleri 3 saati aşkın süren toplantıda Türk Dünyasındaki genel ve güncel konuları da değerlendirdi.
Dünyanın neresinde olursa olsun mağdur ve mazlum durumda olan her Türk topluluğunun sesi ve hamisi olmayı hedef ve amaç edinen Türk STP’nin ulusal ve uluslararası örgütlenme çalışmaları da son hızla devam ediyor. 
Kamuoyu gündeminde çokça tartışılmaya başlanan Tayland, Ukrayna ve Suriye olaylarıyla ilgili Türk STP’nin görüşlerini paylaşan Türk STP Yönetim Kurulu Üyesi Gürkan Avcı, şu tespit ve tavsiyelerde bulundu;
Tayland’da bulunan 347 Uygur Türkünün Çin’e geri gönderilebileceğiyle ilgili haberlerden son derece üzüntü duymaktayız. En kısa zamanda 347 kardeşimizin Türkiye tarafından kabul edilmesini arzu ediyoruz.
TÜRKİYE, İŞİD BELÂSINA MARUZ TÜRKMENLERE SAHİP ÇIKMALI VE YARDIM ETMELİDİR..
Ukrayna’daki Tatar Türklerinin Rusya’ya karşı kışkırtılmasından ve istismar edilmesinden son derece rahatsız olduğumuz gibi bu kardeşlerimizin oyuna gelmemesi ve dikkatli olmasını istiyoruz.
İŞİD güçlerinin baskısı altında bulunan ‘Bayır Bucak Türkmenlerinin’ çok zor durumda olmaları hasebiyle Türkiye’nin kendilerine sahip çıkmalarını istiyoruz.
Türk kültürünün başka isim ve tanımlar altında birbirinden farklı gösterilmesi ciddi bir tehlike olarak karşımızda durmaktadır. Çeşitli ülkelerde azınlık haline gelmiş Türk topluluklarının yok olmaması için kendilerine her açıdan destek verilebilecek bir politika departmanı kurulmalıdır.
Türk devletlerinin Latin harflerine geçmesi için başta Türkiye’nin desteğine ihtiyaç duyulmaktadır. Aynı alfabenin kullanması halinde Türk devlet ve toplulukları arasındaki sanat, kültür, edebiyat, sinema, ticaret vb. alanlardaki paylaşım ve ortaklıklar artacaktır.

9 Ocak 2015 Cuma

TBMM eski Başkanı ve hukukçu Hüsamettin Cindoruk, SÖZCÜ’ye konuştu: Nil SOYSAL / SÖZCÜ & GRUP: [dp2010yeniden]

TBMM eski Başkanı ve hukukçu Hüsamettin Cindoruk, SÖZCÜ’ye konuştu:
Cindoruk, adı yolsuzluğa karışan 4 eski bakanı aklayan komisyon kararını değerlendirdi.
“Aklama eylemi dört bakan, artı bir başbakan için yapılmıştır. Dosyanın kapatılması nafile bir çalışmadır. Komisyondan çıkan karar nafile bir karardır” dedi. Cindoruk’a göre, Erdoğan AKP’lilerin ‘hayır’ oyuyla şaibeden kurtulma fırsatını da kaçırdı, onun için hâlâ tehlike var…
Dokuzuncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den sonra yaşayan en kıdemli siyasetçi ve uzman hukukçu Hüsamettin Cindoruk ile Galatasaray’daki bürosunda bir araya geldik. Soruşturma Komisyonu’ndan çıkan kararı, hukuki boyutunu ve bundan sonrası için öngörülerini konuştuk.
İşte o röportaj:
ZATEN YAPILAN HER ŞEY YANLIŞ
- Komisyonunun 4 eski bakanı Yüce Divan’a göndermeme kararını nasıl yorumluyorsunuz?
Parlamentonun soruşturma komisyonları bir yasama faaliyeti yaparlar. Ancak başlangıcından itibaren bu komisyonun bir adli soruşturma yaptığı izlenimi verilmek istendi. Değildir. Nitekim hem iç tüzükte, hem de Anayasa’da soruşturma komisyonları Meclis’in denetim faaliyetleri sayılmaktadır. Bu nedenle Komisyon Başkanı’nın bir mahkemeden yayın yasağı kararı alması da hem kuvvetler ayrılığı prensibine, hem de Meclis’in iç tüzüğüne ve Anayasa’ya aykırıdır. Yani yanlışlar en başından itibaren başlamış ve sürüp gitmiştir. Meclis’e gelen soruşturma evrakı, aslında parlamentonun evrakına kaydedildiği andan itibaren alenileşir. Bunda hiçbir şüphe ve kuşku olamaz. Yapılan iş bütünüyle yanlıştır. Meclis’e gelen dosya da çok önemli bir siyasi evraktır. Sadece dört eski bakan hakkında soruşturma yapılmamıştır. Soruşturma devlet bürokrasisi içindeki çeşitli kişiler hakkında yapılmıştır. Görünen de bir İran vatandaşının etrafında toplanan bir suç örgütünün ortaya çıkarıldığı şeklindedir.
DARBE BİR ÜLKENİN İŞGALİDİR
-Tayyip Erdoğan; “17-25 Aralık darbe girişimidir” diyor.
Buna darbe denmesi hem hukuken, hem de fiili durum itibarıyla yanlıştır. Bunun darbeyle ilgisi yoktur. Çünkü bunu söyleyenler hiç darbe görmemişlerdir. Darbe; bir ülkenin işgalidir. Bir dosya ile darbe olmaz. Üstelik devletin savcısının, kolluk güçlerinin yapmış oldukları soruşturma ve kovuşturmalar darbenin konusu olmaz. Eğer olursa; o zaman her gün bir darbe yapılmış olur. Her hadise ve her dosya bir darbeyi temsil eder. Bu nedenle önce bir düzeltme yapmak istiyorum, Soruşturma Komisyonu çalışmaları başından itibaren yanlış götürülmüş, evrak saklanmıştır. Bu evrak vekillerden saklandığı için, soruşturmanın sonuçları kuşkulu gözükmektedir.
- İç tüzükte yazılı ‘gizlilik’ ibaresinden yararlanıldığı söyleniyor…
İç tüzükte yazılı olan gizlilik, sadece müzakerelerle ilgilidir. Yoksa oraya gelmiş olan evraklardan örnek almak, onları tartışmak, onları alenileştirmek hiçbir zaman bir mahkeme kararıyla yasaklanamaz. Eğer bu yasaklama fiili olarak devam ederse, yargı Meclis faaliyetlerini yasaklayan bir organ haline gelir. Bu da parlamentoyu itibarsızlaştırır, adaleti bir vesayet organı haline getirir.
TOPLANAN DELİLLER ÇOK AÇIK
- Peki Soruşturma Komisyonu’ndan çıkan karar ile dört eski bakan aklanmış mıdır?
Bu karar sadece dört eski bakan hakkında alınmış bir karar değil. Dört bakan ve bir başbakan için alınmış karardır. O evrakı hem eski bir Meclis Başkanı, hem de bir avukat olarak dikkatle inceledim. Toplanan deliller ve maddi vaka çok açık. Bu suçun işlendiği yer olarak da gösterilen mekan bir başbakan evi. Bu başbakanın çocuklarıyla konuşmaları var. Bu konuşmaların ışığında tahkikatın ucu açık olarak Erdoğan’a ve çocuklarına yöneliktir. O nedenle diyorum ki; aklama eylemi sadece dört eski bakan için değil, dört bakan ve artı bir başbakan için yapılmıştır. Bunu da çok tehlikeli buluyorum. İleri günlerde bu dosya kapatılamaz. Bu dosyanın kapatılması nafile bir çalışmadır. Dolayısıyla komisyondan çıkan karar da nafile bir karardır.
Kapatsanız bile o dosya başka bir yerde hortlar
- Tapelerin imha edilmesi yasal mıdır? Soruşturma Komisyonu’nun bu tapelerin imhasına yönelik bir karar alma yetkisi var mıdır?
Alenileşmiştir bir kere. Bugün dağdaki çobanda bile Tayyip Erdoğan’ın oğluna soruları ve oğlunun verdiği cevaplar var. Çağımızın teknolojisi ve sosyal medyası bunları tamamen boşa çıkarmıştır. Orijinalini iptal etseniz dahi, yapılan işlem bütünüyle nafile bir işlemdir. Ancak asıl önemlisi, demin de söylediğim gibi bunun sadece bir adli belge değil, aynı zamanda siyasi belge olmasıdır. Bu da o dört bakanı ve o partiyi takip edecektir. Bunu tecrübelerime dayanarak söylüyorum; Bunu burada kapatırsanız, bu dosya başka bir yerde hortlar! Ama burada ana muhalefet partisine de bir şey hatırlatmak istiyorum. Eğer ana muhalefet partisi Anayasa Mahkemesi’ne götürürse, bu karar iptal edilir.
- Akla şöyle bir soru da geliyor; böylesi bir iddia ve böylesi delillere rağmen dört eski bakan Yüce Divan’a gitmiyorsa, Yüce Divan’a kim gidecek?
Yüce Divan siyaset için ve siyasetçiler için bir güvencedir. Şaibeden kurtulmak için Yüce Divan yolunu açık tutmak gerekir. Bundan kurtulmak için siyasetçiler Yüce Divan’a gönderilmeyi kendileri talep eder. Geçmişte bunun örnekleri vardır. 1991-1995 yılları arasında Doğru Yol Partisi, Anavatan Partisi ve Cumhuriyet Halk Partisi arasında önemli bir siyasi hesaplaşma yapılmıştı. O zaman bakanlar; “Bizi Yüce Divan’a sevk edin” diyerek cesaret göstermişlerdi. O Yüce Divan’a giden bakanlar beraat ettiler ve daha sonra siyasette yine önemli mevkilere geldiler. Mesela Tayyip Erdoğan o ses kayıtlarının taklit olduğunu söylüyor. Ama şaibe devam ediyor. Şimdi o da bu fırsatı kaçırdı. Yüce Divan’a gitseydi, ileri teknoloji sayesinde Anayasa Mahkemesi o ses kayıtlarının orijinal olup olmadığını tahkik edecek ve dönemin başbakanı da iddiasında haklıysa bu da ortaya çıkacaktı. Böylece kendisini de, iktidar partisini de, o bakanları da tehlikeden kurtarmış olacaktı.
Kolu kesecekti ama kol saatini bile alamadı
“Bu karar seçimi etkiler ve etkileyecektir de. Dönemin başbakanı, bugün cumhurbaşkanı oldu ve bir sorumsuzluk şemsiyesinin altına girdi. Sayın Davutoğlu da, ‘Yolsuzluk yapan kolum olsa, o kolu keserim’ demiştir. Şimdi ortaya şu çıktı: Davutoğlu kolu kesecekti. Ama kol saatini bile alamadı (!). Artık onu Kiziroğlu Mustafa da kurtaramaz.” (Nil SOYSAL / SÖZCÜ)

6 Ocak 2015 Salı

Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi, 2015 MAAŞ KATSAYILARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA‏

Türkiye Kamu-Sen Genel Merkezi
2015 MAAŞ KATSAYILARINA İLİŞKİN AÇIKLAMA‏
Bazı basın yayın organlarında konfederasyonumuzun 2015 yılı maaşlarına yönelik yaptığı hesaplamanın yanlış olduğuna dair haberler yer almaktadır. Türkiye Kamu-Sen’in yaptığı bu hesaplamada ve tespitlerde hareket noktamız Anadolu Ajansı kaynaklı haberdir.
Sorumlu sendikacılık anlayışımız gereği, devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı’nın 2 Ocak 2015 tarihinde yaptığı haberlerde yer alan rakamlara dayanarak yaptığımız hesaplarla maaşların eksik hesaplanma ihtimaline dikkat çekerek, uyarı görevimizi yerine getirdik. Maliye Bakanlığı yayınladığı genelgeyle maaş katsayı ve göstergelerinde Türkiye Kamu-Sen’in endişelerini ortadan kaldıracak bir düzenleme yapmış olduğundan sorun çözülmüştür.
Türkiye Kamu-Sen olarak Maliye Bakanlığı'nın genelgesine rağmen Anadolu Ajansı’nın haberinin içeriğindeki katsayı ve göstergelerin uygulanması halinde 0,27’lik enflasyon farkının eksik hesaplanacağını Maliye Bakanlığı’nın bu konuya dair bir düzeltme yapması gerektiğini ifade eden bir basın açıklaması yaptık. Kaldı ki, 14.08.2013 tarihli Resmi Gazetede 1 Ocak - 30 Haziran 2015 dönemini kapsayan katsayı ve göstergeler aylık katsayısı 0,079095; memuriyet taban aylığı göstergesine uygulanacak taban aylık katsayısı 1,23858; iş güçlüğü, iş riski temininde güçlük ve mali sorumluluk zamlarının aylık tutarlara çevrilmesinde uygulanacak yan ödeme katsayısı ise 0,025081 olarak belirlenmiştir. Aynı toplu sözleşme metninde Maliye Bakanlığı’nın oluşacak enflasyon farkı durumunda katsayı ve göstergeleri yeniden belirleyeceği belirtilmiştir.
Türkiye Kamu-Sen ise, Maliye Bakanlığına sorumluluğunu hatırlatmak ve devletin resmi haber ajansında yer alan katsayı ve göstergelerin düzeltilmesi gerektiğini ifade etmek üzere bir açıklama yayınlamıştır. Maliye Bakanlığı da yayınladığı tebliğ ile toplu sözleşme metninde yer alan söz konusu katsayıları 0,079308; 1,24144 ve 0,025149 olarak düzeltmiştir.
Bu çerçevede, toplu sözleşme metninde yer alan ve 2015 yılının ikinci yarısı için belirlenen katsayıların da Maliye Bakanlığı tarafından düzeltilmesine ihtiyaç vardır.
Kaldı ki, Türkiye Kamu-Sen bugüne kadar memurlarımızın zararına olacak en küçük bir yanlışa imza atmamıştır. Yanlışı yapanlar, memurların enflasyon farkını unutup, 123 liraya "Evet" diyerek kamu görevlilerini ve emeklileri zarara uğratanlardır.  
Maaş katsayı hesabı ile ilgili olarak açıklama yapan Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, “Türkiye Kamu-Sen’in haberi testi kırılmadan işi düzeltme ve Memur-Sen’in imzaladığı satış sözleşmesinden dolayı 730 gününü kaybetmiş memur ve emeklilerimizin yeni bir mağduriyet yaşamaması içindir.
Yaptığımız haberin kaynağı ise, devletin resmi haber ajansı olan, Anadolu Ajansıdır. Kaldı ki, bizim haberimiz yanlış dahi olsa, sürekli hatalar yapılan ülkemizde, yeni bir hata yapılmaması hassasiyeti ile muhataplarımızı uyarmak amacı taşımaktadır. Ancak, memur ve emekliyi satanlar, bu satıştan dolayı yüzleri hiç kızarmayanlar, Türkiye Kamu-Sen, bunların hatalarını telefi etmek için on binlerce üyesiyle Ankara’da ek zam eylemi yaparken, ağızlarından bir defa dahi ek zam talebi çıkmayanlar, Türkiye Kamu-Sen’e saldırarak kendilerini asla aklayamayacaklardır.
Türkiye Kamu-Sen, hatasını kabul etme erdemini de gösterecek kadar dürüst ve şerefli bir sendikadır. Memuru ve emekliyi satanlar ve toplu sözleşme masasında iki yılımızı heba edenlerin ise, tarihi hezimetlerini dahi tarihi başarı diye takdim etmeye çalıştıklarına hem memurlar hem de tarih şahittir.
Bizim yaptığımız, Anadolu Ajansı kaynaklı haber ise, ne memuru ne de emekliyi zarara uğratmış, tam tersine memur ve emeklilerimiz için duyduğumuz kaygı ve sorumluluğun ne kadar yüksek olduğunu göstermiştir. Peki malum konfederasyonun,  toplu sözleşmeye evet diyen yöneticileri rahat uyumakta mıdır? Zaten bin bir zorlukla geçinen, memur ve emekliden çaldıkları 730 günün hesabını nasıl vereceklerini hiç düşünmekte midirler?
Türkiye Kamu-Sen bugüne kadar ortaya koyduğu ciddiyet, kararlılık ve sorumlulukla sendikacılık yapmaya devam edecektir. Siz ise, tarihe memur ve emekliyi satan sendika olarak geçtiniz. Allah sizi ıslah etsin” dedi.

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin köy okullarına spor malzemesi yardımı sürüyor. Çocukları sevindiren yardım

Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin köy okullarına spor malzemesi yardımı sürüyor
Çocukları sevindiren yardım
Büyükşehir Belediyesi’nin merkeze uzak köy okullarına yaptığı ücretsiz spor malzemesi yardımı sürüyor. Gündoğmuş ve Akseki’de 200 öğrenci, Büyükşehir’in dağıttığı spor malzemeleriyle sevindi.
YAPILAN YARDIMLAR BÜYÜK SEVİNÇ YARATTI
Kültür ve Sosyal İşler Dairesi Başkanlığı Spor Hizmetleri Şube Müdürlüğü’nce Gündoğmuş Merkez İlkokulu, Köprülü Ayşe Güven İlkokulu ile Akseki Cevizli Kaya Özen Lisesi ve Değirmenlik İlkokulu’nda yapılan yardımda büyük sevinç yaşandı. ‘Bir köy okulu bir umut, umuda doğru yolculuk’ sloganıyla gerçekleştirilen yardımda 200 öğrenciye çanta, eşofman, çorap, spor ayakkabısı, satranç takımı, futbol, voleybol ve basketbol topları hediye edildi. Yeni spor malzemelerinin heyecanını yaşayan öğrenciler Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel’e teşekkür etti.
Kaş ve Demre ilçelerinden başlayan ücretsiz spor malzemesi yardımı, Gündoğmuş ve Akseki’nin ardından Korkuteli, Kemer, Elmalı, Serik, Kumluca, Alanya, Manavgat, İbradı, Finike ve Gazipaşa köy okullarında devam edecek. 14 ilçe 28 köy okuluna spor malzemesi yardımı gerçekleştirecek.

2015 Genel Milletvekili Seçimi için flaş karar! YSK, 7 Haziran 2015 parlamenter seçimlerinde aday olabilmek için önemli açıklamada bulundu.

2015 Genel Milletvekili Seçimi için flaş karar!
YSK, 7 Haziran 2015 parlamenter seçimlerinde aday olabilmek için önemli açıklamada bulundu.
Yüksek Seçim Kurulu'ndan (YSK), 7 Haziran 2015 milletvekili seçimlerinde aday olabilmek için kanun gereği görevinden çekilmesi veya ayrılması gerekenlerin, en geç 10 Şubat 2015 Salı günü mesai bitimine kadar görevden ayrılma isteğinde bulunmaları gerektiği belirtildi.
Yüksek Seçim Kurulu, 25. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde aday olabilmek için kanun gereği çekilmesi ya da görevlerinden ayrılması gerekenlerin çekilme veya görevden ayrılma isteğinde bulunma tarihlerinin belirlenmesi amacıyla toplandı.
SON TARİH 10 ŞUBAT
2839 sayılı Kanun'un 18. maddesinde aday adayı olabilmek için belirli bir tarihte görevden ayrılma isteğinde bulunma koşulu getirildiği, söz konusu koşulun istifa şeklinde ayrılma ile sınırlı olduğu, emeklilik suretiyle daha sonra vaki olacak ayrılmalarda bu tarihin aranmayacağı yolunda bir hükme yer verilmediği hatırlatılan kararın devamında şöyle denildi:
"Başka bir anlatımla istifa veya emeklilik suretiyle ayrılma arasında fark aranmadan, görevden ayrılma biçiminde kapsayıcı bir ifade kullanılmıştır."
Bu nedenle, 2839 sayılı kanunun 18. maddesi kapsamına girenlerin, 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak olan milletvekili genel seçimlerinde aday olabilmeleri için istifa veya emeklilik yoluyla ayrılanlar arasında ayrım yapılmaksızın istifa veya emeklilik dilekçelerini öngörülen sürede vermiş olmaları gerekir. Öngörülen tarihten sonra emeklilik veya istifa isteminde bulunanların 7 Haziran 2015 tarihinde yapılacak seçimde aday olmalarına kanunen imkân bulunmamaktadır.