27 Ekim 2015 Salı

"Cumhuriyet varsa; memlekette adalet, hukuk ve huzur vardır.", Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal'ın "29 Ekim Cumhuriyet Bayramı" mesajı

Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal'ın; 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı mesajı

Demokrat Parti Kayseri İl Başkanı İsmet Özbakkal mesajında; “Türkiye Devleti’nin temeli, emel ve ideali, yaşam biçimi Cumhuriyettir. Cumhuriyet’i, sadece devletin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk değil; O’nunla inanç, bilinç ve kader birliği içinde olan, milletin makûs talihine karşı omuz omuza mücadele veren Türk halkı birlikte tespit, tercih, onay ve ilan etmiştir. 
Bunun esas nedeni: ‘Cumhuriyet fazilettir, erdemdir’ gerçeğidir. 
İşte, bu Cumhuriyetin 29 Ekim’de 92.yılını kutlayacağız.
1 Kasım genel seçimlerinin memleketimize milletimize hayırlar getirmesini dilerim.
10 Kasım 1938’de saat 9’u 10 geçe bu Asr-Saadet dönemi bitti. Türk Milleti 11 Kasım 1938 – 13 Mayıs 1950 sürecinde, hiçte lâyık olmadığı bir hezimet, çürüme, yozlaşma ve tefessühe maruz kaldı. Resmen olmasa da fiilen yaşanan demokrasi, adalet ve hukuk çöpe atıldı. Ülkemiz, adeta mezar toprağı gibi üstünü kaplayan bir sulta, dikta, derebeylik ve despotizmle çökertildi. Cumhuriyet anlamını yitirdi, önem ve değerini kaybetti. Cumhur (halk) idareden tecrit edildi.
Bilindiği üzere Cumhuriyet, 14 Mayıs 1950’de hayat buldu.
Demokrat Parti sayesinde adalet, hukuk ve demokrasi ile buluştu. Atatürk’ün bıraktığı yerden alıp, Cumhuriyeti çökertilerek atıldığı çöplükten çıkaran ve hayata geçiren Partimiz yeni bir Asr-ı Saadet dönemi başlattı.
Bu refah, adalet, hukuk ve saadet dönemi; Halk Partisi zihniyetinin millete başkaldırması ile 27 Mayıs 1960’da fesih, iptal ve ilga edildi. Cumhuriyet de, demokrasi de, insan hakları, adalet ve hukuk da rafa kaldırıldı.
Aradan 55 sene geçti. 
Hala demokrasi yok.

Adalet ve hukuk hak getire.
Ne yazık ki, atalarımızın canla başla kurduğu cumhuriyet şu an yaralı. Siyaset yozlaşmış, çürümüş ‘Millet iradesinin devlet idaresinde temsil vasıtası’ olmaktan çıkmış; siyaset kurumları adeta ticaret şirketlerine dönüşmüş durumdadır.
Sonuçta ülkemiz yerine oturmayan, millet iradesine dayanmayan ve ‘dürüst ön seçim yapılmayan, parti içi demokrasi anlayışı bile olmayan’ dikta, sulta, vesayet ve icazetle yürüyen “demokrasi düşmanı, eşitlik, hak, adalet ve hukuk karşıtı” bir siyasetle yönetilmektedir.
Bu nedenle vatandaşımız özgürlük ve güvenlikten yoksun, geleceği karanlık. Gençlerimiz işsiz ve ümitsiz, gelecekten kaygılı. 
Göç dalgasıyla ülkemize sığınan 3 milyon civarında yabancı; her köşede dilenen, karada aç-sefil, denizlerde boğulan insanlar; Yerli malı bitti, bitirildi, her mal ithal var; Üretmeyen, çalışmayan, düşünmeyen, sadece tüketen bir toplum olduk. Oysa; cumhuriyet fazilet, adalet, huzur, emniyet ve mutluluk; özgürlük, hükümranlık ve güçlü devlet olmaktır.
Cumhuriyet varsa; memlekette adalet, hukuk ve huzur vardır. 
Çünkü Anadolu insanının algısında Cumhuriyet Ana’dır, Baba’dır. Cumhuriyet toplumsal, ekonomik ve sosyal barıştır. Problemleri çözer, hasarları onarır, hastalıkları tedavi eder, yaraları sarar; Herkese ve her kesime eşitlik, adalet, demokrasi, mutluluk ve zenginlik sağlar. Demokrasi, adalet ve hukukun hâkim olduğu bir ülkede terör belâsı olmaz; Hiç kimse Kardeş kardeşe vurduramaz.
Devlet gerçekten Cumhuriyet ise; Her gün şehit verilmez. 
Bu nedenle bir an önce yeniden ve derinden silkinmeli, birlik ve beraberliğimizi tekrar kurmalı; cumhuriyetin mimarı, Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını minnet ve şükranla anmalıyız. Ruhları şad, Cumhuriyet payidar, hak, adalet ve hukuk hâkim ve hükümran olsun. Herkesi ay yıldızlı bayrağın altında Demokrat Parti’ye çağırıyoruz” ifadelerini kullandı.

22 Ekim 2015 Perşembe

GÖKTEN ÖLÜM YAĞIYOR, YERDEN İLLET (Hastalık, Mikrop, Cinayet) FIŞKIRIYOR



























CHEMTRAILS UÇAKLARIN İÇİ! (Toksik Likit Tankları!)‏

Gözünüzü yere dikip hayaller içinde yürümeyin!
Gökyüzüne bakmayı, incelemeyi alışkanlık haline getirin.
Konu ile ilgili bilgilerinizi geliştirin.
BU SON ANKARA SALDIRILARI (HALEN DEVAM EDİYOR!!!) ;
ISRARLI, UZUN SÜRELİ VE ÇOK YOĞUN !!! (GÜNLÜK YÜZLERCE SORTİ)
BÖYLE SALDIRILAR YALNIZCA ÖZEL DURUMLAR ÖNCESİNDE YOĞUNLAŞIR:
İŞGAL (SALDIRI!? KAOS!? KALKIŞMA!? VB.!) ÖNCESİ KİTLESEL ANESTEZİ GİBİ!!!
FOTOĞRAFLARIN TAMAMI BUGÜNE AİTTİR VE TARAFIMDAN ÇEKİLMİŞTİR!
Selam, sevgi ve saygılar, 

21 Ekim 2015 Çarşamba

Adalet ve Hukuk "Uluslararası Yargıçlar" toplantısında tartışma konusu oldu!...

‘Uluslararası Yargıçlar'dan tepki: Türkiye'de "Yargı bağımsızlığı" apaçık ihlal ediliyor
ULUSLARARASI YARGIÇLAR BİRLİĞİ, İSPANYA'NIN BARCELONA ŞEHRİNDE 83 ÜLKENİN TEMSİLCİSİNİ 4-8 EKİM ARASINDA BİR ARAYA GETİRDİ. TOPLANTIDA TÜRKİYE İLE İLGİLİ KARARLAR OYBİRLİĞİYLE ALINDI.
FARUK ALAN – İSTANBUL (21 Ekim 2015, Çarşamba)
AKP iktidarının son dönemde yargı bağımsızlığını ortadan kaldıran uygulamalara imza atmasına Uluslararası Yargıçlar Birliği sert tepki gösterdi.
Birlik, Türkiye'de yargıçların içinde bulunduğu ağır koşullara ve hukuksuz uygulamalara işaret ederek sert bir deklerasyon yayınladı. Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği başta olmak üzere tüm uluslararası otoritelere gönderilmek üzere oy birliğiyle kabul edilen deklerasyonda “Etkili hukuk yolu ve hukukun emrettiği prosedürlere uygunluk prensipleri perspektifinden değerlendirildiğinde, geçerli bir sebep olmadan yargıçların görevden uzaklaştırılma, yakalanma ve tutuklanmalarının yargı bağımsızlığının ciddi ihlalleri olduğu apaçık ortadadır.” ifadeleri kullanıldı.
Uluslararası Yargıçlar Birliği toplantısında Türkiye'nin yargı sorunları tartışılmıştı.
4-8 Ekim arasında İspanya'nın Barselona şehrinde gerçekleştirilen ve 83 ülke yargı örgütünün katıldığı Uluslararası Yargıçlar Birliği toplantısında Türkiye'nin yargı sorunları tartışılmıştı. Bu toplantının ardından sert bir deklerasyon kaleme alındı. ‘Türkiye'de Yargının Durumuna İlişkin Deklarasyon' başlıklı metinde yargıçlık teminatına dikkat çekildi. Deklarasyonda özetle şu uyarılar yapıldı: “Yargıçlık teminatı, azledilmeme yargıçların bağımsızlığı için anahtar niteliktedir. Buna ek olarak bir yargıç kendi rızası olmadan yeni bir atamaya maruz kalmamalı ya da başka bir göreve naklen gönderilmemelidir. Dahası, süreklilik arz eden yargıçlık görevi kanunla ortaya konan disiplin ya da ceza hükümlerinin ciddi ihlali söz konusu olduğunda ya da yargısal faaliyetin fiilen gerçekleştirilememesi durumunda ancak sonlandırılabilir. Uluslararası Yargıçlar Birliği, Türkiye Cumhuriyeti otoritelerini, derhal Türkiye'de yargı bağımsızlığına saygı gösterilmesi konusundaki süregelen olumsuz tavırlarından vazgeçmeye, ilgili uluslararası standartlara tamamen uyarak bağımsızlığı güvence altına almaya çağırmaktadır.”
Uluslararası Yargıçlar Birliği, YARSAV Başkanı Murat Arslan'ın Anayasa Mahkemesi'ndeki Raportörlük görevine son verilmesine de sert tepki gösterip bunu, yargı bağımsızlığının ihlali olarak nitelendirdi.

10 Ekim 2015 Cumartesi

Büyük Felâket ve Ondan Daha da Büyük Bir Rezalet; Ahlâksızlık ve Yolsuzluk!...

 BAŞKENT ANKARA'DA, BARIŞ (?) MİTİNGİNDE PATLAMA ONLARCA ÖLÜ, YÜZLERCE YARALI VAR
"Tedbirsizlik, Görev İhmali, Güvenlik Zaafı, Görevi Kötüye Kullanma, Yolsuzluk, Takipsizlik, Suiistimal ve Hükümetin Vazifesini Yapmamasından Kaynaklanan; İktidar ve Hükümet adına utanç verici, elim bir facia"
10 Ekim Cumartesi günü Ankara'da tren garına giden köprünün altında sivil toplum kuruluşlarının düzenlediği Emek, Barış ve Demokrasi Mitingi öncesinde patlama meydana geldi. Patlamada ilk belirlemelere göre 20 kişinin hayatını kaybettiği onlarca yaralının olduğu bildirildi...
Sıhhiye Meydanı'nda bugün "Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi, Barış Emek Demokrasi" konulu toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenlenecekti. Toplantı öncesi mitingin yapılacağı yer olan tren garında patlama meydana geldi. Bir çok vatandaşımız hayatını kaybetti...
10 ekim cumartesi günü Ankara trne garında meydana gelen patlamaya canlı bombanın neden olduğu tahmin ediliyor. Bir çok kişinin hayatını kaybettiği bu patlamanın bugün gerçekleştirilecek olan "Savaşa İnat, Barış Hemen Şimdi, Barış Emek Demokrasi" yürüyüşüne yönelik bir patlama olduğu tahmin ediliyor. Olay yerinde bir çok yaralı ve 20 kişinin de hayatını kaybettiği öğrenildi...
ÖNEMLİ NOT: Gerek bu ve gerekse bu güne kadar vuku bulan ve temelde "hükümetin ihmalinden kaynaklanan" bütün yaralama, patlama, terör-tedhiş ve ölüm vakıalarından dolayı muhatap, mağdur, mazlum ve yakınlarının mahkemelere başvurup; Başta görev ikmali olan "sorumlular" ve "doğrudan hükümetin ilgili ve sorumlu bakanlarından" tazminat talep etme hakları vardır. Lütfen!.. Bütün hak sahipleri bu haklarını kullansınlar. Aksi takdirde bu ihmal, ihanet ve suiistimalin önlenmesi mümkün olamayacaktır.  

***
‘Vekillere 4 yıl prim’ AYM’ye taşındı
TBMM, tarihinin en kısa süreli döneminde ancak 32 saat Genel Kurul mesaisi yapan milletvekillerine; Hiç çalışmadıkları ve asla çalışmayacakları 75 gün için peşin maaş ve çalışmadan 4 yıl prim ödeyeceği "ahlâksız, adî ve insalık dışı, onursuz-şerefsiz uygulama" AYM'ye taşındı. (10 Ekim 2015 09:01)
Mahkemeye bireysel başvuru yapan Avukat Sedat Vural, “Bunu bırakın hukuku, insanlık, vicdan ile açıklamak mümkün değil” dedi. Hem emekli, hem serbest çalışan avukat olarak vergi ve destek primi ödeyen Vural, AYM’ye dün yaptığı başvuruya, benzer konuda 2007’de açtığı bir davada “taraf ehliyetini” onaylayan Danıştay kararını ekledi. Vural, başvurusunda Anayasal hükümlerin yanı sıra, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ile Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin “Adil yargılanma”, “Ayrımcılık yasağı”, “Mülkiyetten yararlanma” kararlarını gerekçe gösterdi. 15 Ekim’de yapılacak 3 aylık ödeme ile 1 Kasım’dan sonraki prim desteğinin “tedbiren durdurulmasını” talep eden Vural dilekçesinde şu görüşü savundu:
VERGİMDEN ÖDENİYOR
“Devlet gelirlerinin büyük oranda vergiden oluşması, maaş ve primin bu vergilerden ödenmesi gerçeği, benim davada ehliyetimin ve kişisel menfaat güncelliğimin somut kanıtıdır. Yapılan ödemeler tüyü bitmemiş yetim hakkıdır. Kamu gelirlerinin ve kamu bütçesinin israfı, buna bağlı görevi kötüye kullanma ve TBMM’yi aşağılama suçudur. Milletvekillerine yapılan ayrıcalık, toplum vicdanında ve demokratik rejime güvende ciddi yaralar açacağı gibi demokrasi kültürüne, demokratik siyasi etiğe, hak ve adalete açıkça aykırılık teşkil edecektir.
Listelerde yer verilmeyen 100’e yakın milletvekiline çalışmadan 3 aylık maaş, 1 Kasım’da yerlerine seçileceklere yeniden 3 aylık maaş verilmesi, mükerrer ödemeyi göz göre göre kabullenmek, bunları hukuka uygun bulmak mümkün değildir. Hukuk devletinde hiçbir makam ve mercinin kendisine verdiği yetkiyi kendisinin ya da bir başkasının çıkarı doğrultusunda veya bir siyasal amaca yönelik kullanması mümkün değildir. Sosyal hukuk devleti, toplum ve çalışma yaşamında adalete ve eşitliğe dayalı bir hukuk düzeni kurmak durumundadır. Eşitlik ilkesi ortada haklı bir neden bulunmadıkça, hiçbir kişiye, aileye, zümreye ya da sınıfa ayrıcalık tanınmasına mutlak engeldir. Kamu hizmetinde eşit davranış, eşit yararlanma temel niteliktir. Haklı bir nedene dayanmayan bu yasalar AİHS’ye açıkça aykırıdır.”

3 Ekim 2015 Cumartesi

PROF. DR. İSA KAYACAN; Vefatının 1. Yıl Dönümünde Törenlerle Anılacak

PROF. DR. İSA KAYACAN;
1. VEFAT YILDÖNÜMÜ MÜNASEBETİYLE DÜZENLENECEK “EĞİTİM, BİLİM VE KÜLTÜR ETKİNLİĞİ” İLE ANILACAK
(ECE AJANS, Ankara-02 Ekim 2015, Cuma) Ülkemiz, Türk Dünyası, Şiir-Sanat-Kültür-Edebiyat âlemi ve Gazetecilik camiasında çok sevilen; Eğitim faaliyetleri, kültür elçiliği, eser, hizmet ve tanıtım misyonu ile yakından tanınan; Türk gazeteciliğinin duayenleri arasında müstesna bir yeri olan ve İLESAM dâhil pek çok Sivil Toplum Kuruluşunda asli ve onur üyelikleri olan; Kerkük Kültür Derneği Kurucusu ve Başkan Yardımcısı Prof. Dr. İSA KAYACAN, vefatının birinci yıldönümü anısına düzenlenen anlamlı bir etkinlikle anılacak.
Kurucusu ve Kurucu Başkan Yardımcısı olduğu Kerkük Kültür Derneği öncülüğünde;
Başta Türkiye İlim ve Eser Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM) olmak üzere onlarca STK (Sivil Toplum Kuruluşu)’nın katılımı ile hazırlık çalışmaları sürdürülen “Anma, Eğitim, Bilim ve Kültür” etkinliği hazırlama, tertip, organizasyon ve düzenleme komitesi:
Kerkük Kültür Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci, Araştırmacı-Yazar Mustafa Nevruz Sınacı, Şair – Yazar, Yayıncı ve Yapımcı Mustafa Ceylan, Üstadın Sevgili Kızı Gül Kayacan, Gazeteci, Şair-Yazar (Karozan) İsmail Kara, Bestekâr - Şair Murat Duman, Gazeteci-Yazar, Yayıncı İlhami Nalbantoğlu ve Şair - Yazar Arzu Kök’ten oluşuyor.
Tertip Komitesi Başkanı Dr. Şemsettin Küzeci’den; 2 Ekim 2015 Cuma günü:
TÜRK-İŞ Genel Merkezi ve Konferans Salonu lobisinde alınan bilgilere göre:
Birinci Vefat Yıl Dönümünde Prof. Dr. İSA KAYACAN’ı Anma, Eğitim, Bilim ve Kültür Etkinliği” 17 Ekim 2015, Cumartesi günü, Saat: 13.30 – 17.30 arası: “Bayındır Sokak No: 10, Kızılay / ANKARA adresinde bulunan TÜRK-İŞ KONFEDERASYONU Konferans Salonunda yapılacak…
Merhum İsa Kayacan’ın yakın dostları, yol arkadaşları ve Ülkemizin tanınmış Şair, Yazar, Kanaat Önderi, Bilim ve Sanat İnsanlarının hitap ve katkılarıyla onurlandıracakları etkinliğin gündemi ile uygulama programı henüz hazırlanmakta.
Ancak, bu toplantıya Türkiye’nin her tarafından ve bütün bölgelerinden Gazeteci, Şair, Yazar, Edebiyatçı, Bilim-Kültür ve gönül insanları ile İsa Kayacan arkadaşları, gönül dostları önemle ve özellikle çağırılmakta ve davet olunmaktadır.
***
ANMA TOPLANTISI VE
ETKİNLİĞİN YAPILACAĞI:
Tarih   : 17 Ekim 2015, Cumartesi – Saat: 13.30 – 17.30
Yer      : TÜRK-İŞ KONFEDERASYONU Konferans Salonu
Adres  : Bayındır Sokak, No: 10, Kızılay – ANKARA
İrtibat : LÜTFEN!..
Katılım, öneri, değerli fikir ve katkılarınız için bizi (aşağıdaki tertip komitesi üyelerini) arayınız.
Başkan Dr. Şemsettin Küzeci             : 0533 255 26 60
Sözcü,   (Karozan) İsmail Kara           : 0555 236 34 92
Üye,  Gül KAYACAN                       : 0532 454 67 19
Üye,  Mustafa CEYLAN                    : 0535 622 43 16
Üye,  Murat DUMAN                        : 0532 236 26 92
Üye,  İlhami NALBANTOĞLU          : 0555 360 67 97

1 Ekim 2015 Perşembe

ŞOK HABER! Ulusal Kanal'dan ayrılan Ümit Zileli'den Perinçek'e ağır suçlama!..

GÜNDEME DÜŞEN "ŞOK HABER" 
Ulusal Kanal'dan ayrılan Ümit Zileli'den Perinçek'e: Yakışır mı en ahlaksız 13 yıla imza atmışlarla saf tutmak!
Gazeteci Ümit Zileli, çalıştığı Ulusal Kanal'dan istifa etti
Gazeteci Ümit Zileli Ulusal Kanal'da istifa ederek, kanalın patronu ve aynı zamanda Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek'i Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile birlikte hareket ettiğini belirtti. Zileli, "Yakışır mı, Türk tarihinin gelmiş geçmiş en ahlaksız 13 yılına, bir diğer deyişle 'Fetret Devri' ne imza atmış, yarın sizin yargılandığınız Silivri Mahkemelerinde 'el aman' diyerek, el etek öperek, 'vallahi ben yapmadım, o yaptı' zavallılığına sığınacak olanlarla saf tutmak?.."  ifadelerini kullandı. Zaman'da yer alan habere göre, Zileli, altında imzası bulunan Sanatçılar Girişimi'nin bildirisi yüzünden kendisini hainlikle suçlayan Doğu Perinçek'e tepki gösterdi. Perinçek: AKP bizimle aynı noktaya geldi

Doğu Perinçek Al Jazzera'ye verdiği röportajda AKP Hükümeti'nin İşçi Partisi ile aynı notaya geldiğini söyledi. Perinçek, "Onlar bizim noktaya geldi. Biz nerde duruyorsak, aynı noktada duruyoruz." dedi. Zileli’nin "Cenap Şehabettin’leri yanlış yerde arıyorsunuz" başlıklı yazısı şöyle:
”Son söyleyeceğimi en başta belirtmek, durduğum yeri cümle aleme ilan etmek ve imzasını çeken arkadaşlar dışında, dimdik duran sevgili dostlarımı selamlamak adına ilan ediyorum: -Sanatçılar Girişimi’nin bildirisi altında imzamın bulunması, kızıma, gelecekte olacağını varsaydığım torunlarıma, milletime ve gelecekteki “bizlere” sunduğum en değerli armağandır, onur duyuyorum…
Evet, okumadıysanız, satır satır bir kez daha okuyun, okumadıysanız, sindirerek, üstünde düşünerek okuyun ve hazmedin, bu bildiri namuslu, yürekli, her daim dik durmasını bilmiş, bu ülkenin gerçek aydınlarının gelebilecek her türden baskı ve zorbalığa karşı gözünü kırpmadan imza attığı bildiridir… Evet, bu bildiri “saray savaşı değil, vatan savaşı” uyutmacasına karşı, yalnızca yüreğini değil, bedenini de taşın altına koymuş Cumhuriyet aydınının imzasını taşıyan, önümüzdeki yüzyıllara ışık tutan bir başkaldırı metnidir…-Ve sanıyorum, şu yukarıdaki satırlar, niçin Vatan Partisi adaylığından, Aydınlık gazetesi yazarlığından ve Ulusal kanal Ana Haber Sunuculuğundan ayrıldığımı anlatmaya yeter…
Gelelim sadede…
Ülkemizde şu anda yaşanan kaos, bir vatan savaşı değil, diktatörlüğünü sağlama almak isteyen, Büyük Devrimcinin ismi dahil, tüm mirasını bir kabile devletine dönüştürmeye yeminli yobaz kafanın, esir aldığı cumhuriyeti tam anlamıyla “köleler cemaatine” çevirme yolunda oynadığı son perdedir… Türk Silahlı Kuvvetleri, 2007’de “Oval Ofis” te ABD Başkanı Bush ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı sıfatlı muhterem arasında alınan kararla bir kaç yıl içinde tüm cenahlarıyla çökertilmiş, oyunu Türk milletine anlatabilecek aydınlar ise alçakça iftiralarla Silivri zindanlarına tıkılmıştır. O gün“ben bu davanın savcısıyım” diyen kişinin, bugün “aldatıldık” sözleri ise en hafif tabirle ancak çadır tiyatrolarına yakışır!. Bunu en iyi tahlil edebilecek kişilerin başında ise sanırım 6 küsur yılını Silivri zindanında geçiren Doğu Perinçek gelmektedir…
Şimdiii… (Doğu Perinçek konuşuyor...)

Orduyu, yargıyı, bürokrasiyi, medyayı kızgın demirden çember içine almış ve bu çemberi gün be gün acımasızca daraltan muhteremin kendi ikbali, yakın çevresi ve sponsorlarını kurtarma, anayasa ve yasaları hiçe sayarak yani bir seçim kararı alma, insan topluluklarını boğazlaşmaya götürme harekatı söyler misiniz, nasıl oluyor da “Vatan Savaşı” kutsiyetine sokulabiliyor?!..
Artin Kemal diye kuyruğunuzda…
Bunca yürekli aydına, yurtsevere, her daim dik durmuş şairine, tiyatro, sinema oyuncusuna, ressama, heykeltıraşa, gazeteciye “yazıklar olsun” diyerek, “Cenap Şehabettin” aşağılaması yaparak saldırırken, hiç mi düşünmüyorsunuz gün geldiğinde Hürriyet İtilaf, Ahrar Partisi ayarına inebileceğinizi, “Artin Kemal” diye kuyruğunuzda teneke sokaklarda koşturabileceğinizi?..
Yakışır mı, Türk tarihinin gelmiş geçmiş en ahlaksız 13 yılına, bir diğer deyişle “Fetret Devri” ne imza atmış, yarın sizin yargılandığınız Silivri Mahkemelerinde “el aman” diyerek, el etek öperek,“vallahi ben yapmadım, o yaptı” zavallılığına sığınacak olanlarla saf tutmak?..
HİÇ KUŞKUNUZ OLMASIN…
Yalnızca saf olmaktan bile aşağıda olanların kanacağı, bir yandan PKK’ya savaş açmış, diğer yandan Suriye’deki PKK uzantısıyla, sizin “emperyalist” diye yaftaladığınız ABD’nin emriyle kol kola giren bir iktidarı “vatan savaşı” etiketiyle desteklemek bağımsızlık mıdır, özgürlük müdür, Mustafa Kemalcilik midir, söyler misiniz nedir? Hiç kuşkunuz olmasın; o bildirinin altında imzası olan yiğit yurtseverler, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin gerçekten girişeceği “Vatan Savaşını” kanlarını, canlarını en ufak tereddüt göstermeksizin ortaya koymasını da çok iyi bilirler.
Son olarak; neredeyse çocukluğumdan beri tanıdığım, tanımaktan müthiş bir onur ve gurur duyduğum, sevgili Ataol Behramoğlu’na seslenmek istiyorum: -Kardeşim dersin bana, gurur duyuyorum… Senin gibi asla eğilmemiş bir yurtseverin şahsında tüm imza sahibi dostlarımı, bir devrimcinin asla sönmeyen ateşiyle kucaklıyorum…