11 Ocak 2018 Perşembe

AJANİMO: "Hayvana Tecavüze Yine Hapis Yok: Tüm Gerçekleriyle Yasa Tasarısı"

Hayvana Tecavüze Yine Hapis Yok: Tüm Gerçekleriyle Yasa Tasarısı



Daha önce “katliam yasasına” güzelleme yapan ana akım medya yine tasarı içinden yaralı maddeleri cımbızlayarak kamuoyuna sundu. Peki yasa tasarısındaki maddeler yeterli mi? Hayvana yönelik şiddet gerçekten hapis cezasıyla mı sonlanacak?

Hayvana şiddet olayları ülkemizde dur durak bilmiyor. Cezaların caydırıcı olmaması da bu olayların önüne geçilmesini engelliyor. Hayvan aktvistleri uzun yıllardır hayvana yönelik suçlara caydırıcı cezalar gelmesini bu suçların kabahat kanunundan ceza kanununa geçmesini talep ediyorlardı. Ancak beklenen yasa bir türlü çıkmadı. Hayvana yönelik suçlar her seferinde en iyi ihtimalle para cezası ile sonuçlandı. Geçtiğimiz gün basında hükümetin yeni bir yasa tasarısı hazırladığı ve bu tasarıyla hayvana şiddete hapis cezası geleceği iddia edildi. Ancak yasayı inceleyen hayvan aktivistleri ve hukukçular yasanın yetersiz olduğu ve basına yansıtıldığı kadar umut verici maddeler içermediği konusunda hem fikir.


Yasa tasarısının ayrıntılarını İstanbul Barosu Hayvan Hakları Merkezi Başkan Yardımcısı Av. Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu ve Hayvan Hakları İzleme Komitesi Koordinatörü Veteriner Teknikeri Burak Özgüner ajanimo.com’a yorumladı.

Av. Deniz Tavşancıl Kalafatoğlu:

Sahipli Hayvan da TCK’dan Çıkarıldı
Öncelikle şunu belirtmek isterim ki; arzumuz TCK’da madde değişikliğine gidilmesi iken yine değişikliğin sadece 5199 sayılı kanunla sınırlı kalması, TCK’ya madde eklemek yerine bütün yasal düzenlemelerin hayvanları koruma kanununda yapılmış olması çok üzücü olmustur. Bu kadar önemli bir cezai düzenlemenin özel kanun yerine genel kanunda yapılmış olmasını tercih ederdik. Evet bu tasarıda sahipli – sahipsiz hayvan ayrımı kaldırılmıştır. Ancak; amacımız sahipsiz hayvanların da TCK kapsamına alınması iken, bir de üstüne sahipli hayvanların da tck dan çıkarılarak sahipli sahipsiz bütün hayvanların 5199 kapsamına alınmış olması buyuk bir hayal kırıklığı yaratmıştır.
Tasarı iceriginden bahsetmek gerekirse; burada çarpıcı olan cok önemli bir iki husus vardır:
1. Zaten sahipli hayvana karşı yapılan eziyete 4 aydan 3 yıla hapis cezası veriliyordu. Bu kapsama sahipsiz hayvanların da alınmış olması sevindiricidir ancak cezanın alt sınırınin 2 yıl olmaması cezanın paraya çevrilmesine ve ertelenmesine yol açacaktır. O nedenle getirilen ceza caydırıcı değildir. Alt sınırların en az 2 yıl olarak düzenlenmesi gerekirdi.
 2. Diğer belki de en önemli husus; şikayet hususudur. Sahipli hayvana karşı yapılan eziyette hayvan sahibinin sikayeti aranmakta, Sahipsiz hayvana karşı yapılan eziyette ise Orman ve Su İşleri Bakanlığının şikayeti aranmaktadır. Böylelikle, kişi kendi hayvanına zarar verebilecek ve ceza sistemi o kişi hakkında çalışmayacaktır. Bunun yanı sıra, vatandaşların derneklerin biz istanbul barosu hayvan hakları merkezinin şikayet hakkı ortadan kaldırılmaktadır. Bu hak sadece bakanlığa tanınmaktadır. Böylelikle bizlerin yaptığı onlarca BİMER ve CİMER şikayetlerinin önü kesilmiş olacaktır. Kaldı ki bugüne kadar kadro anlamında oldukça yetersiz kalan Orman ve Su İşleri Bakanlığının, özellikle İstanbul’da 39 ilçeye bakmakla görevli sadece 2 veteriner Hekimi varken ve ihlallere fiilen yetişemiyorken, bu tasarı ile böyle bir yükün altından nasıl kalkabileceği büyük bir soru işaretidir.
3. Çok önemli başka bir husus, Belediyeler maalesef hayvan haklarını en çok ihlal eden müesseselerin basında gelmektedir. Tasarıda belediyelerin ihlallerine karşı özel ve ayrı bir yaptırım getirilmediği gibi, Belediyelerin de, hükümetin partisinden olması halinde nasıl bir prosedür işleyeceği muammaya dönüşmüştür.
4. Diğer eleştireceğim önemli husus da, ülkemize hayvan hak ihlallerinin basında hayvana tecavüz gelmektedir. Oysa hayvana tecavuz eylemi, yeni tasarıda cezai müeyyide olarak hapis cezası ile cezalandırılmamış, sadece 300-tl olan idari para cezası 2.000-tl olarak yükseltilmiştir. Sapıklık sapkınlık olarak ortaya çıkan hayvan tecavüzüne getirilen bu para cezası, paralellik arz eden çocuk tecavüzlerinin de önüne geçilmesine hizmet etmeyecektir.
5. Son olarak; hayvan dövüştürülmesine de 2 aydan 2 yıla kadar hapis cezası getirilmiş olması sevindiricidir, ancak hayvanların birbirlerine zarar vermiş olması şartı aranmaktadır. Hayvan dövüşü de hayvan hakkı ihlali oluşturmaktadır ve zarar görmeleri şartının aranmamış olması, hayvan hakkı açısından daha doğru bir düzenleme olurdu. Kaldı ki, hayvan dövüşü – tehlikeli ırk saçmalığı çok önemli sorunlardır ve tasarıda çözülmüş olması gerekirken üstünden öylesine geçilmiştir. Kısaca bu tasarı bizleri mutlu ve tatmin etmemiştir. Adeta son zamanlarda oldukça yükselen sesin ve tepkinin havasının alınması için yapılmıştır. Düzenleme mutlaka tck kanununa madde montesi ile eklenmelidir ve sahipli veya sahipsiz hayvanlara işkence yapan, zehirleyen, döven, dövüştüren, sağlığının veya alıgılama yeteneğinin bozulmasına sebep olan, yaralayan, aç veya susuz bırakan, gücünü açıkça aştığı görülen fiillere zorlayan, yetkisi dışında cerrahi müdahalelerde bulunan veya cinsel duyguları tatmine yönelik her türlü hareketlerde bulunan, cinsel ilişkide bulunan, her ne suretle olursa olsun fiziksel veya psikolojik acı çektiren, zarar veren kişinin, iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır şeklinde olmalıdır.
Bu suçu işleyenlerin ise a) Gebe hayvana karşı, b) Kişinin kendi sahibi olduğu hayvana karşı, c) Silahla, d) Birden fazla kişi tarafından birlikte, e) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek, f) Kimyasal, uyuşturucu veya uyarıcı madde kkullanmak sureti ile, g) Kişinin yerine getirdiği kamu görevi veya hhizmet ilişkisi sırasında veya nedeniyle, İşlenmesi halinde, yarı oranında arttırılması şeklinde düzenlenmelidir. Yoksa, bu hali ile, bu tasarı, asla ihtiyaçları karşılayacak, hayvanları ve haklarını sonuna kadar koruyacak ve topluma huzur ve adalet getirecek bir yasal düzenleme mahiyetinde olamayacaktır.

Burak Özgüner:

Hayvana Tecavüze 3000 TL İdari Para Cezası Keserek Tecavüzcüler Engellenemez
Tasarı, basında “hayvana işkenceye hapis cezası geliyor” şeklinde yer buldu. Geçmişteki lobicilik deneyimlerimden ve yaptığım görüşmelerden, hapis cezası konusunda, etkin bir düzenleme, caydırıcılık tabii ki beklemiyordum ancak tasarıyı okuduğumda oldukça öfkelendiğimi çok net söyleyebilirim. Tasarı, bu haliyle hayvanları ve onların haklarını korumaktan oldukça uzak. Hayvana tecavüze 3000 TL idari para cezası keserek tecavüzcüler engellenemez. Bu tasarıyı hazırlayanlar kimler ise vicdanlarını ne zaman kaybettiklerini gerçekten merak ediyorum. Sokaktaki hayvanı öldüren şahsa, belediyeye 4000 TL idari para cezası keserek Türkiye genelinde her gün yaşanan, tekrarlanan katliamlar engellenemez. Tasarı, neyin suç olup olmadığı konusunda korkunç, endişe verici bir keyfiyet sağlayacak.
Sivil Toplum Kuruluşlarının Suç Duyurusunda Bulunması Engellenecek
Tasarıda “suç” olarak tanımlanan fiiller, hayvana işkence, “haklı bir neden olmaksızın” öldürme, birbirine zarar verecek şekilde dövüştürme ve nesli yok olma tehlikesi bulunan hayvanı öldürmekten ibaret. Bu suçların savcılıklarca soruşturulabilmesi için Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yazılı başvuru şartı aranacak. Bu şart, vatandaşların, biz sivil toplum kuruluşlarının, aktivistlerin, bu suçlar için soruşturma talebi ile savcılığa başvurmamızın önünde büyük bir engel. Bulunduğumuz suç duyurusu ya da ihbar, savcılık tarafından “Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın yazılı başvurusu” olmadığı gerekçesi ile direkt yok sayılabilir. Tasarı ile yapılmak istenen bu düzenleme, bakanlığın sadece soruşturulmasını istediği, soruşturulmasında sakınca görmediği hak ihlallerini gerçekleştiren faillerin yargılanmasının önünü açacaktır. Hayvanları her gün kasıt ve ihmal ile öldüren, zehirleyen, ölüm kamplarında açlığa, susuzluğa, hastalığa mahkum eden belediyeler ve onların yetkilileri tabii ki bakanlığın yazılı başvurusunun bir öznesi olmayacaktır, bu şekilde hayvanlara karşı suç işleyen kamu görevlilerine ikinci bir devlet koruması sağlanmış olacaktır. Zaten belediyelerde kamu görevlilerinin soruşturulması bile izne tabii iken bu düzenleme ile hayvanlara karşı suç işleyen kamu görevlilerine yönelik cezasızlık daha da artacaktır. Ben, belediyecilere, kamu görevlilerine ceza öngörmeyen bir tasarıyı asla kabul etmiyorum. Hukuk, imtiyazlı bir şekilde uygulanamaz.
Bu Tasarı Vitrin Çalışmasıdır
Tasarının hukuk nosyonu ve hukukçu gözü ile yazılmadığı, hukukçu eli ile hazırlanmadığı çok belli çünkü ben hayatımda böyle bir kanun çalışması ne okudum ne gördüm. Tasarıda, hayvanlara yönelik birçok haksız fiil için yine idari para cezası, çok nadir durumlarda da adli para cezası öngörülmüş. Bu hali ile tasarının amacı, devletin kasasını idari ve adli para cezaları ile doldurmak. Tasarıyı kamuoyuna “hapis cezası geliyor” şeklinde duyurmak, hayvan haklarını önemsemeyi, gözetmeyi filan geçtim artık, biz aktivistlerin, kuruluşların ve toplumun aklı ve vicdanı ile dalga geçmektir!
Bu tasarı, tam bir vitrin çalışmasıdır. Bu vitrin çalışması da toplumsal infiali önlemeye yöneliktir. Bu tasarıda kötü niyet yoksa barolarla, STK’ler ile müzakere ortamı sağlanarak hayvanların haklarını gerçekten koruyacak, suçları engelleyecek bir adım atılır. Bu adım atılmaz ve tasarı bu haliyle yasalaşırsa bunu “şeytani” bir girişim olarak tanımlamaktan da imtina etmem. Bu aşamada, basına büyük görev düşüyor. Bilgi kirliliğine yol açmadan, bu tasarının hayvanları ve onların haklarını koruyamayacağını, yeniden ele alınması gerektiğini sürekli vurgulamaları gerekiyor. Yoksa şimdi olduğu gibi, toplum, hayvanlara yönelik işkenceyi, şiddeti önleyebilecek bir tasarı hazırlandığını düşünebilir. Bu da uzun yıllar boyunca hayvanların sistematik bir şekilde öldürülmesinin, onlara işkence edilmesinin devamlılığına hizmet eder.
Tasarı STK’larla Hazırlanmalı
Tasarı bu hali ile sadece, toplumsal infial yaratan suçların caydırıcılıktan uzak bir şekilde cezalandırılması amacını güdüyor. Sadece bakanlık başvurusu ile başlatılabilecek soruşturmalar davaya döner ise mahkemeler, çoğu davada ya adli para cezası ya da ertelemeli hapis cezasına hükmedecektir. Adli para cezalarının taksitlendirilerek ödetildiği, idari para cezalarının ise ödenmediğinde ceza uygulanan kişiye hiçbir olumsuz etkisinin olmaması düşünüldüğünde yine vurgulamak istiyorum: Ortada, devlet kasasını, cezalar ile doldurma niyeti vardır. Ama buna yargılama, vekalet, tebligat vs. gibi giderler eklendiğinde bu niyet de boşa çıkacaktır. Hayvanları düşünmeyip kasa doldurma niyetinde olanlar, devletin, kamunun zarara uğratılmasına neden olacaktır. Bu yanlıştan dönülmeli, tasarı hayvan hakları STK’leri ile müzakere edilerek, hayvanların lehine, onların haklarını gözetecek şekilde düzenlenmelidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder